Artık Süper Lig'de değiliz. Süperi geçtim zaten neyimiz normaldi ki?
Tesisi olmayan, futbolcuları egsoz ve kömür dumanı altında antrenman yapan, altyapısı bir çukura gömülen, beş yılda üç farklı stadyum da seyyah olan, sabit gelir kaynakları ve şehrin desteğini hiç görememiş Antalya'nın en büyük markası Antalyaspor küme düştü.
Gelecek sezon sonu bu zamanlar kim bilir Antalyaspor tekrar Süper Lig'e çıkmaya hak kazanır, bugün ağlayan gözlerimiz tekrar sevinçle parlar.
Peki asıl sorunumuz bu mu?
Düş- çık, son maçta başka takımın galibiyeti ile rakibin düşsün, 5 senede 3 kere son haftalarda paçayı kurtar ve tek amacın ,orta sıralarda etliye sütlüye karışmayan Süper Lig(!) takımı olmak olsun.
Tesisin var mı? Genç sporculara yatırım yapıyor musun?
İyi gününde kötü gününde sahiplik ve aitlik duygusuyla hareket eden yeni kuşak taraftar kitlesi oluşturmak için yatırımın var mı?
Rekabet gücün var mı? Sabit gelir kaynakları ve futbolcu satışı için yönetimsel anlamda yatırım yapıyor musun?
Seni kim yönetiyor? Zenginler ve siyasi ahbaplıklar cemiyeti mi yoksa gerçekten Antalyaspor'u düşünenler mi?
Maalesef Antalyaspor olumsuzluklar ve yokluklar girdabına mahkum edilmiştir.
On yıllar önce yapılması gereken stadı ne mutlu ki bitme aşamasına geldi. Emeği geçenlere teşekkürü borç bilirim. Aynı hassasiyet ve özveriyi tesisimiz için de en ivedi şekilde gösterirlerse inanıyorum ki çok büyük bir sorunumuz ortadan kalkacaktır.
Yine önemli bir husus Antalyaspor Yönetim Kurulu'nun nasıl seçildiğidir.
Hisse yapısı sebebi ile Antalyaspor Derneği'nin tek söz sahibi olduğu ve Başkan'ı atadığı seçimler çağın gerektirdiği demokratik tavrın çok gerisinde ve her türlü şaibeye açıktır. Antalyaspor'un yeni bir ivme çağı yakalaması ve daha katılımcı yönetimler adına mevcut sistem bir an evvel değiştirilmelidir.
Antalyaspor'un kaderi, on yıllardır süre gelen köhne ilişkilerle değil; dinamik, rekabetçi seçimlerle belirlenmelidir. İstifa eden eski Başkan 3 kişi ile bir odaya girip yeni Başkan'ı seçiyorsa, istifa etmesinin hükmü nedir? Bunu da sorgulamak lazım diye düşünüyorum.
Endüstriyel futbolun en önemli unsuru olan parayı, yöneticilerden tedarik etme yolu tamamen hayal ürünü ve temelsizdir. Taşıma suyla değirmen dönmez zira artık futbolda dönen paralar ortada. Ortalama bir futbolcunun maliyeti 2-3 Milyon TL lerle değer buluyor. Yöneticilerden beklenen futbolcu alması değil sürekli ve yeterli para sağlayacak maddi projeler sunması olmalıdır. Hiç bir yöneticinin günümüzde cebinden bu parayı karşılıksız vermesi mümkün olmadığı gibi yasal da değil.
Futbolda maliyetler eskiden olduğu gibi 302 otobüsle, apartman dairesi ile karşılanmıyor artık maalesef.
Umarım bundan sonra bizleri yönetecek olanlar eski hatalara düşmezler, futboldaki ekonomik dar boğazın yine sporcu ve şehirlilik bilincine yatırımla aşılabileceğini görebilirler.
Antalyaspor'un bu anlamda isimlerle değil rejimi ile sorunu vardır ve aslında çözmesi gereken ilk sorunu da budur. Bu rejim değişmedikçe korkarım ki ;düşme çıkma korkusuyla, ekonomik buhranlarla, alışageldiğimiz kaoslarla yaşamaya devam edeceğiz.
Bu günlerde bir takım medya, saldırması en kolay olana saldırabiliyor yine ve faturayı taraftara kesiyor. Ancak kendinizi ve olayın çok dışında olan hatta ikinci takımı (?) Antalyaspor olanları kandırabilirsiniz bilin istedim.
Küme düşmenin nasıl senaryolandığını ve hangi piyonlar tarafından sahneye konduğunu Antalyaspor taraftarı çok iyi biliyor. Bir sonraki yazımı buna ayıracağım.
Kaderimizi; reklam ve siyasi ilişkiler gayesinde olanların değil Antalyaspor'u gerçekten sevenlerin çizdiği günler görmek temennisi ile esen kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder